17 Ekim 2009 Cumartesi

Allah, Bedenimizi Tek Bir Hücreden Yaratandır

De ki: "Gördünüz mü haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin." (Ahkaf Suresi, 4) Yeni döllenmiş yumurta hücresi ve anne karnında gelişmekte olan embriyo, başlangıçta bir et parçası görünümündedir. Ancak zamanla gelişir ve değişmeye başlar. Gözler, kulaklar, kalp ve diğer organlar oluşur ve aşama aşama yepyeni bir insan ortaya çıkar. Dünya üzerindeki tüm insanların başından bu aşamalar geçmiştir. İnsan kendi varlığından haberdar olmayan bir hücreler topluluğuyken, anne bedeninde hazırlanmış olan koruyucu ortamda güven içinde gelişimini sürdürür. Simetrik gözler, kaşlar, burun, ağız, koruyucu deri hep anne bedeninde oluşur. Bu mucizevi değişim, Allah'ın yaratma sanatının delillerinden biridir. Bu gerçeği düşünmek ve Allah'a şükretmek dünya üzerindeki her insanın görevidir. İnsanın yaratılışındaki mucizevi özelliklere, gözün ve kemiklerle kasların oluşumunu inceleyerek bir kere daha şahit olalım:

Gözün Mucizevi Yaratılışı

Embriyo 4 haftalık olduğunda başının her iki tarafında birer oyuk oluşur. İnanması güçtür ama bu oyukların içine gözler inşa edilecektir. 6. haftada gözler oluşmaya başlar. Hücreler aylar boyunca hayranlık uyandıran bir plan içinde hareket eder ve gözün farklı bölümlerini teker teker oluştururlar. Bazı hücreler korneayı, bazı hücreler göz bebeğini, bazı hücreler de merceği yaparlar. Her hücre inşa ettiği bölümün bitiş sınırına geldiğinde durur. Her biri gözün ayrı bir parçasını oluşturur, sonra mükemmel bir şekilde birleşirler. Sıralamada bir karışıklık olmaz, gözbebeği yerine başka bir tabaka oluşmaz, kornea, göz kasları her şey yerli yerindedir. Bu işlemler sürekli devam eder ve farklı tabakalardan oluşan göz kusursuzca inşa edilir. Evrimin Çıkmazları Dünyanın "en mükemmel kamerası" olarak kabul edilen, gözün oluşumunda da görüldüğü gibi, şuursuz hücreler adeta sonsuz bir akılla hareket ederler ve gözler anne karnında yoktan inşa edilir. Elbette ki, bu olağanüstü olayı başaranlar hücrelerin kendileri değildir. Gözü oluşturan hücreler, sonsuz güç sahibi olan Allah'ın ilhamı ile hareket ederler. Kemiklerin Kasla Sarılması Çok yakın bir zamana kadar, kemiklerle kasların birlikte ortaya çıkarak geliştikleri sanılıyordu. Ancak, yapılan son araştırmalar çok farklı ve insanların hiç farkında olmadıkları bir gerçeği ortaya koydu. Embriyodaki kıkırdak doku önce kemikleşmekte, daha sonra kas hücreleri kemiklerin etrafındaki dokulardan seçilerek bir araya gelerek kemikleri sarmaktaydı. Oysa bilimin daha yeni keşfettiği bu gerçeği, Allah Kuran'da 1400 sene önce insanlara bildirmişti. Bu konuyla ilgili ayette şöyle buyrulmaktadır: "Sonra o su damlasını bir alak (hücre topluluğu) olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir." (Müminun Suresi, 14) Ayette, 1400 yıl önce haber verilmiş olan bu bilimsel gerçek, Developing Human (Gelişen İnsan) adlı bilimsel bir yayında şöyle tarif edilmektedir: 6. haftada kıkırdaklaşmanın devamı olarak, ilk kemikleşme köprücük kemiğinde ortaya çıkar. 7. hafta sonunda uzun kemiklerde de kemikleşme başlamıştır. Kemikler oluşmaya devam ederken, kas hücreleri kemiği çevreleyen dokudan seçilerek, kas kitlesini meydana getirirler. Kas dokusu bu şekilde kemiğin etrafında ön ve arka kas gruplarına ayrışır. Kısacası insanın Kuran'da tarif edilen oluşum aşamaları, modern embriyolojinin bulgularıyla tam bir uyum içindedir. Alemlerin Rabbi olan Allah, bu gerçeği yüzyıllar öncesinden insanlara bildirmiştir. Allah, göklerin ve yerin tek hakimidir. Gözle görülmeyen, şuursuz canlılara insan aklının alamayacağı kadar mükemmel ve kompleks işler ilham eden Rabbimiz bizlere sonsuz kudretinin delillerini göstermektedir. Hücreden İnsana Burada kendi kendimize sorular sormamız gerekir: Bu hücreler farklı tabakalar inşa etmeleri gerektiğini nereden bilirler? Tabakaların başlangıç ve bitiş sınırlarına nasıl karar verirler? Bu soruların tek bir cevabı vardır. Hücreler Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleri için bu şuurlu hareketleri yapabilirler. Ancak, insanın oluşumuna tesadüflerle açıklama getirmeye çalışan evrimciler, bu soruların cevabını veremezler.İnsan bedenindeki kusursuz planı kitaplarında anlatan evrimcilerden biri de, Hoimar von Ditfurth'tur. Dinozorların Sessiz Gecesi adlı kitabında yazar, insanın oluşumunu detaylı olarak anlatmış ancak "nasıl, neden" gibi sorulara evrim teorisiyle asla cevap veremediklerini şöyle itiraf etmiştir: "... İnşaata nerede ve ne zaman başlanacağı ve planın tek tek parçalarının hangi zaman sırasıyla bir araya getirileceğini, ayrıca belirten projeler yoksa, en iyi plan bile bir işe yaramaz. Söz konusu olan bir binaysa işe temelden başlayıp, duvarlar bittikten sonra en son damı yerleştirmemiz gerektiğini biliyoruz. Ama elektrik ve su tesisatı tamamlanmadan sıvaya da geçemeyiz. Her inşaatta, tıpatıp uygulanan bir mekan düzenleme planının yanı sıra, inşaatın uyduğu bir zaman düzenlemesi vardır. Hücreye planın hangi bölümünü ne zaman imal etmesi gerektiğini kimin söylediğini, biyologlar henüz bulamadılar. Bazı genler tam gerektiği anda ve doğru zamanda engellenirken, gene kimilerinin üzerindeki ambargonun nasıl olup da kalktığı, baskıcı genler ile baskıyı ortadan kaldırıcı genleri hareket geçiren komutayı kimin verdiği, tamamen karanlıkta bekleyen sorulardır..."